Vakko’dan Tarihe Not: “Bir Vakko Kitabı”
Türkiye’nin köklü lüks markalarından Vakko’nun tarihini, aile mirasını ve bir markanın ilham verici dönüşümünü anlatan “Bir Vakko Kitabı” okuyucusuyla buluştu. Bir Vakko Kitabı; geçmişe tanıklık etmekle kalmıyor, yarınlara ışık tutuyor.
Prestijin önemli adreslerinden Vakko’nun 90 yıllık geçmişi kitap oldu. Vakko Grup tarafından hazırlanan ve sınırlı sayıda yayımlanan bu özel eser, yalnızca bir markanın değil, aynı zamanda Türkiye’nin sosyo-kültürel dönüşümüne eşlik eden bir kültür mirasının da temsilcisi olarak dikkat çekiyor.
'Moda Vakko'dur sloganıyla bir yaşam tarzını ortaya koyan Vakko’nu, kurumsal belleğini zarafetle dokuyan kitap, yalnızca markanın değil; aynı zamanda Türkiye’nin modernleşme sürecine eşlik eden bir kültür mirasının temsilcisi niteliğini taşıyor.
Yarına İlham Veriyor
Sınırlı sayıda ve koleksiyon niteliğiyle yayımlanan kitap, Vakko’nun ilk mağazasından bugünkü yaratıcı endüstri yatırımlarına kadar uzanan süreçte, modanın ötesine geçen bir yaşam tarzı sunmanın nasıl şekillendiğini gözler önüne seriyor.
Vakko’nun kurucusu Vitali Hakko’nun temellerini attığı ve Cem Hakko’nun liderliğinde farklı alanlara taşınarak büyüyen marka; bugün moda, sanat, eğitim, gastronomi ve konaklama gibi başlıklarda çok katmanlı bir dünya yaratıyor. “Bir Vakko Kitabı”, bu evrimin izini sürerken; zarafet, özen ve yenilikçilik gibi Vakko değerlerini merkeze alıyor.
Kitapta aynı zamanda Cem Hakko’nun 1988 yılında Vakko’nun başına geçmesiyle başlayan yeni döneme ait kilometre taşları da yer alıyor. Müze, kütüphane ve eğitim kurumları gibi kültürel yatırımlar; marka dostlarının katkıları ve arşivden alınmış özel görsellerle birlikte sunuluyor.
Benzer Haberler
İstanbul Etkinlik Rehberi: Ekim 2025
Estetik ve Hızın Buluşması: Art Car Efsanesi
Contemporary İstanbul 20. yaşını kutluyor
Bath’ta Zaman Yolculuğu: Jane Austen Festivali
Girişimcilik İçin İlham Veren 5 Kitap
Dijital Çağda Estetik ve Kimlik: Somerset House’dan İki Çarpıcı Sergi
Türk Sinemasına Damga Vuran 5 Kadın Yönetmen
Sofia Coppola’dan Marc Jacobs’a Sinematografik Bir Saygı Duruşu